26 Nisan 2019 Cuma

Kuzu Göbeği,Göbelek, Morchella esculenta (14.04.2019 Pazar)

Morchella esculenta, Kuzu Göbeği: 
Doğada en saf halde bulunan hiçbir madde ile üretilmeyen sadece yağmur yağmasıyla kendi kendine oluşan bir tür mantar.Kuzu göbeği mantarı, Morchellaceae familyasından, yenilebilen bir mantar türüdür. Latince adı Morchella esculenta olan bu mantar genelde ormanlarda tek tek veya küçük gruplar halinde bulunur. Halk arasında höbelen mantarı olarak da bilinen bu mantar ekonomik değeri olan ve pek çok gurme tarafından tercih edilen lezzetli bir mantar türüdür.Kuzu göbeği mantarı, yumurtaya benzer ve düzensiz oyuklara sahiptir. Köşeli ve geniş oylukların kenarı dolambaçlı ağ görünümündedir. Kırmızımsı ve sarıdır.Ülkemizde ve dünyada çok bilinen ve yenen mantardır. Bir defada çok fazla yenmemelidir. Yavaş pişirilirse daha lezzetli olur. İpe dizilerek kurutulabilir ve kış için saklanabilir.

Kuzu göbeği mantarı özellikleri:
Kuzu göbeği mantarı, uzak doğuda şifa kaynağı bitkiler arasında yer alan ve bağırsak ile mide hastalıklarını tedavi amaçlı olarak kullanılan bir mantardır. Kuzugöbeği mantarı, konik yapılı, boyu sapından biraz uzun, pürtüklü, esmer renkli bir mantar türüdür. Şapka 3-7 cm yükseklik ve 2-4 cm genişliktedir. Sap 1,5-5 cm uzunluk ve 1-2 cm genişliktedir. Sapın da şapkanın da içi boştur.Kuzu göbeği mantarına çok benzeyen kuzu mantarı adı verilen bir mantar türü daha vardır. Aralarındaki en belirgin özellik, kuz mantarının daha koyu renkli olmasıdır.Gyromitra esculenta gibi zehirli türlerle (sahte kuzu göbeği mantarı) karıştırılma riski olduğundan dikkatli olunmalıdır.Kuzu göbeği mantarı zihnin iyi çalışmasına yardımcı olur. Kan yapıcı özelliği ile zayıf ve kansız kimseler için iyi bir gıdadır. Kan yapar ve vücuda kuvvet verir. Vücudun dinç kalmasını sağlar, yorgunluğu giderir. B1, B2 ve C vitaminleri ile yüksek oranda kalsiyum, sodyum ve potasyum gibi mineraller içerir.

Kuzu göbeği mantarı nerede yetişir?
Kuzugöbeği mantarı genelde bahar aylarında ortaya çıkar. Bahar aylarında yağışın olmaması olumsuz yönde etkiler. Özellikle orman yangınlarında sonra sıkça rastlanır. Kuzu göbeği mantarı zengin toprakları sever. Orman açıklıkları, yol ve akarsu kenarları, bitki örtüsü yanmış araziler ve fındık, kayın, akçaağaç ve karaağaçların altında tek tek bulunurlar.Toplanma mevsimi genel olarak Mart – Mayıs ayları arasındadır.Kuzugöbeği mantarı toplamak için dişbudak ağaçlarının bulunduğu alanlar, leylak ağacının altları, köstebeklerin bulunduğu ve dişbudakların kökünü yaraladığı yerler, ırmak ve göl kıyıları, ağaç kesimi yapılmış ormanlar, reçineli ağaç altları, ve yangın alanları iyice araştırılmalıdır.
14.04.2019 Pazar, Bergama, İzmir




























11 Nisan 2019 Perşembe

Yeni İnsan Türü: Homo luzonensis

Filipinler’in en büyük adası Luzon’da, modern insanlarla aynı zamanda yaşamış yeni ve garip bir insan türü bulundu.


Filipinler’deki Luzon’daki Callao Mağarası bilinmeyen bir insana ev sahipliği yapıyordu. C: Callao Cave Archaeology Project

Yaklaşık 67.000 yıl önce, Tuhaf bir yeni tür, insan ailesine katıldı. Filipinler’deki en büyük ada olan Luzon’daki bir mağarada bulunan insan fosillerinin arasında bulunan küçük azı dişleri, bu insanların küçük olduğunu gösteriyor. Kavisli parmakları ve ayak baş parmakları, ağaçlara tırmandıklarına işaret ediyor.
Homo luzonensis adı verilen bu tür, Neandertaller ve Denisovalılar da dahil olmak üzere, dünyanın çok sayıda arkaik insanın yaşadığı ve Homo sapiens’in Güneydoğu Asya’ya ilk ayak bastığı zamanlarda, yani 50.000-80.000 yıl önce yaşamıştı.
(Yeni İnsan Türü Homo naledi 250.000 Yaşında Çıktı)
Arkeolog Adam Brumm, “Bu gerçekten sansasyonel bir keşif. Tüylerim diken diken oldu.” diyor.
Keşif, alışılmadık bir başka eski insan türü olan ve Endonezya’daki Flores adasında bulunan küçücük Homo floresiensisleri anımsatıyor. Homo floresiensis türünün takma adı hobbitler.
Homo ayak kemikleri uzmanı Jeremy DeSilva ekip arkadaşları, Güneydoğu Asya adalarının, eski insanlar için bir çeşitlilik beşiği olabileceğinden ve Homo floresiensis gibi Homo luzonensis’in de bir adada izole kalmasından dolayı küçük vücutlar geliştirmiş olabileceğinden şüpheleniyor.

(Bilim İnsanları Yeni Türleri Nasıl Tanımlıyor?)
Paleoantropolog Armand Mijares’in liderliğindeki bir ekip 2007 yılında, Luzon adasındaki Callao Mağarası’nda bir metatarsal (ayağın üstündeki kemiklerden biri) buldu. 2010 yılında yayınladıkları araştırmaya göre, bu kemiğin şekli, cinsimizin bir üyesine ait olduğunu açıkça gösteriyordu. Uranyum oranları, kemiğin yaş aralığını 50.000 ila 80.000 yılları arasında, asgari yaşın ise muhtemelen yaklaşık 67.000 yıllık olduğunu gösterdi

Parmak ve ayak kemiklerinin kavisli olması, tırmanmanın bu türler için hala önemli bir aktivite olduğunu gösteriyor. C: Florent Detroit

Mijares’in ekibi 2011 ve 2015’te bölgeye geri döndü ve “bonanza” adını verdikleri fosili buldu. Daha önce bulunan ayak kemiği parçası ile aynı katmanda, aynı bireyin sağ üst çenesinden beş diş, iki diş, iki parmak kemiği, iki ayak kemiği ve kırık bir kalça kemiği keşfedildi. Araştırmacıların söylediğine göre bu kemikler, muhtemelen hepsi aynı türden en az üç bireyi temsil ediyordu.

Dişler, diğer Homo türlerinde de bulunan benzersiz bir özellikler bütünü gösteriyordu. Küçük azı dişlerinin boyutu yaklaşık olarak bizimkilerle aynıydı, fakat bu dişlerin tek bir kökü değil, ilkel tür özelliği olarak iki ya da üç kökü vardı.

Paleoantropolog Florent Détroit, “Azı dişleri ise oldukça modern bir özellikle tek köklüydü ancak inanılmaz derecede küçüktü: sadece 10 milimetre uzunluğunda ve 8 milimetre genişliğinde.” diyor. Bu boyutlar, hobbit lakaplı Bu Homo floresiensis’inkinden bile daha küçük.

Homo luzonensis’e ait dişler. C: Callao Cave Archaeology Project

Détroit, “Diş boyutları vücut boyutları ile ilişkilidir, bu nedenle Homo luzonensis’in küçük vücutlu olması mümkün.” diyor. Ancak bunu kesin olarak bilebilmemiz için tüm halde kol veya bacak kemiği bulmamız gerekir.

Uzun ve kavisli parmaklar ve baş parmaklar, Lucy gibi Australopithecus türüninkine benziyor. Erken bir insan atası türü olan Lucy’nin, hem dik bir şekilde yürüdüğü, hem de ağaçlar arasında sallandığı düşünülüyor.

Paleoantropolog Tracy Kivell, “Bu parmaklar, büyük bir ihtimalle ağaçlara tırmandığını gösteriyor.” diyor.

6 Nisan 2019 Cumartesi

Büyülü Orman, Kozak Yaylası (10.03.2019)

Çam ağaçlarıyla çevrili bu güzel mekanı gezip, bol oksijenli, yemyeşil bir doğal ortamın keyfini yaşamak bir başka güzel…
İzmir – Bergama, Kozak Yaylası 2019
Fotoğraflar 10.03.2019 tarihli olup, çekimler F.BAYCUMAN’a aittir.