23 Ocak 2017 Pazartesi

Kısaca Evrim (Evolution) Nedir?




1700’lü yılların sonuna kadar, çoğu insan her şeyin eskiden beri hep aynı olduğuna inanıyordu. Ancak ,18.yy da bununla çelişen çok sayıda bilgi elde edildi. İnsanlar, bitki ve hayvanların özelliklerinin, çok uzun zaman içerisinde değişikliğe uğraması gerektiğini ileri sürdüler. Buna evrim denir.

Kralın Botanikçisi:
Lamarck, boş zamanlarında bitkiler konusunda eğitim aldı, çok başarılı oldu ve 1781’de Fransa Kralının Botanikçisi oldu. Fransız Devrimi’nden 10 yıl sonra Paris’te yeni Doğa Tarih Müzesi’ne Profesör olarak seçildi, orada dersler verdi, gösteriler hazırlayıp sergiler düzenledi. Fosillerle modern hayvan biçimleri arasındaki farklar dikkatini çekince Lamarck , bitki ve hayvan türlerinin aynı kalmadığı kuşaktan kuşağa değişikliğe uğraması gerektiği yargısına vardı. Dünya’nın yüzeyinin uzun yıllar içinde değişikliğe uğradığını ortaya koyan bilimsel kanıtlardı.
Lamarck, çevreyle başa çıkabilmek için hayvanların özelliklerinde yaşamları boyunca bazı değişiklikler olabildiğini, sonra da bu değişikliklerin, o hayvanların döllerine geçtiğini ileri sürdü. Örneğin, bir zürafanın boynunun, ağaç yapraklarına uzanmasının sonucu olarak, yaşamı boyunca uzayabileceğini ve değişikliğin bir sonraki kuşağa geçeceğini savundu. Ancak bu gün bu kuramın doğru olmadığı düşünülmektedir.
Güney Amerika Seferi:
Charles Darwin, Shrewsbury’ de okudu. Aslında papazlık eğitimi aldı. Ama bu alanda çalışmak onu mutlu etmedi. Bitki bilim ve böcek bilime büyük bir ilgi duydu. Yetenekleri “John Henslow” adlı bir bitkibilim profesörünün dikkatini çekti.1831’de, Henslow Güney Amerika’ya araştırma gezisine çıkan bir keşif heyetinde ona doğabilimci olarak bir yer buldu. Darwin, yola çıkmadan önce büyük yerbilimci Caharles Lyell’ın çalışmalarını okudu. Lyell’ın kitapları onun üzerinde büyük bir iz bıraktı; bu kitaplar daha sonra çalışmalarını da etkiledi.
Darwin’in Buluşları:
Brezilya, Arjantin, Şili, Peru ve Pasifik Okyanusu’ nda ekvator açıklarındaki Galapagos adalarına uğradı. Kayalık 10 adadan oluşan bu adaların her birinde farklı bir vahşi yaşam varlığını sürdürüyordu.
Darwin, yol boyunca bitki, kuş ve hayvan örneklerinin dışında kaya ve fosillerin de bulunduğu büyük bir koleksiyon oluşturdu. Ayrıca, yolculuk sırasında gördüğü her şeyle ilgili ayrıntılı notlar tuttu. Sonra topladığı bu malzemeyi, özellikle de Galapagos Adaları’ nda yaptığı gözlemleri, evrim kuramının biçimlendirirken kullandı. Sefer heyeti, 1836 yılının Ekim ayında İngiltere’ye döndü. Darwin, bunu izleyen 20 yılı bulgularını kaleme almakla geçirdi. 1858′ de, benzer düşüncelere sahip Alfred Wallace’in yazdığı bir kitabın ilk müsveddeleri eline ulaştı. Düşüncelerini birlikte geliştirdiler fakat bu işte Darwin’in rolünün Wallace’ın kinden daha büyük olduğu anlaşılmıştır.
Darwin 1859′ da, evrimle ilgili kuramlarını ortaya koyduğu Türlerin Kökeni adlı kitabını yayımladı. Kitap kısa sürede başarı kazandı. Fakat yeryüzündeki yaşamın başlangıcı ile ilgili geleneksel inançlara meydan okuduğu için büyük bir gürültü de kopardı. Kitapta yer alan devrimci düşüncelerinden biri, canlı olan her şeyin milyonlarca yıllık bir zaman dilimi içinde evrime uğradığı düşüncesiydi. Bu, dünyanın altı günde yaratıldığı ve o zamandan beri değişmeden kaldığını ileri süren dinsel öğretiyi kabul etmemek demekti. Bugün çoğu bilim adamı biyolojik değişmeyi açıklamak için değişik ölçülerde Darwinci kuramda yararlanmaktadır. Fakat buna rağmen kuramda bir takım değişikler yapılmaya da devam edilmektedir. Ancak, dinsel gerekçelerle Darwin’in düşüncelerine bugün de karşı çıkan kimi insanlar yok değildir.
Charles Darwin

Doğal Seçilim:
Darwin; canlı varlıkların yiyecek ve barınak için birbirleriyle yarışmak zorunda olduklarını gördü. Her türün içinde, kimi bireylerin rastgele bir biçimde özelliklere sahip olarak doğduklarını fark etti. Ona göre, böyle bireylerin soyundan gelenler, zaman içinde genelleşen bu özellikleri kalıtım yoluyla alır. Türün söz konusu yararlı özelliğe sahip olmayan bireylerinin yok olup gitmeleri daha olasıdır. Böylece kuşaklar geçtikçe türün tamamı çevreye uyum sağlar. Doğal seçilim denen bu süreç, gümüş renkli benekli gece kelebeklerinin 19. yüzyılda ortaya çıkan çevresel değişime uyum sağlayış biçimlerinde izlenmektedir.
Başlangıçta gümüş renkli benekli gece kelebekleri, renklerinden dolayı parlak ağaç gövdelerine uyum sağlamış durumdaydılar. Fakat kirlilik yüzünden ağaçlar kararınca, görülmeleri kolaylaştı ve kuşlara av olma olasılıkları arttı. Daha koyu renkli bireylerin kuşlar tarafından görülme olasılığı düşüktü; bu nedenle onlar daha kolay hayatta kalabildiler. Bu, daha koyu rengi döllerine aktardılar ve sonunda türün tamamının rengi koyulaştı.
Kaynak:
Tubitak





15 Ocak 2017 Pazar

FILİTÊ QUTO HİKAYESİ (DENGBEJ SIDIQÊ KARLIOVA)

Etmanek  Aşireti’nin önde gelenleri ticaretle uğraşırdı. Diyarbakır’dan mal alıp Musul’a, Kerkük’e ve Bağdat’a götürür oradan da alarak Diyarbakır, Silvan, Batman’a getirip satarlardı. Yağışın az olduğu bir sene Etmanek aşiretinin liderlerinden Emê Etmaneki, yeğeni Eli’yi yanına çağırarak der ki; “ Oğlum bu yıl kıtlık yılıdır. Çabuk hazırlanıp kervan kaldırmamız gerekir. Yoksa çoluk çocuk bütün aşiret kıtlıktan kırılır. Çabuk kervanı hazırlayın yola çıkalım. Belki Musul’dan getireceğimiz mallarla bu seneki kıtlığı atlatırız.” Bunun üzerine yaklaşık 2000 yük hayvanından oluşan kervan hazırlanır ve yola çıkarlar.  Reşkotan mıntıkasında ki Kaniya Badareş'te (Batman ile  Beşiri arasındadır) kervan mola verir. O mıntıkada Reşkotan Aşiret Lideri Filité Quto'nun sözü geçerlidir. Filité Quto çok güzel olan bir Ermeni Gasparyan’nın kızı olan  Şirin'e aşıktır. Ama Şirin Filité Quto'yu sevmemektedir. Bu nedenle yedi senedir nişanlısı olmasına rağmen düğünü olmamıştır. Eli Kaniya Badareş'te beriye (koyun sağmaya) gelen Şirin'den su ister. Şirin'de Eli’ye su verir. Bunu duyan Filité Quto çok sinirlenir. Ve kervanın dönüşünü bekler.
Kervan Musul'a varır. Yükünü satar . Alacaklarının tedarikini yaparken Mamé Emé bir Ermeni dükkanında çok güzel bir silah görür ( Dillere destan Tarihe geçen Tıvınga Bazın Belek) ve onu almak ister. Silah olağanüstü kalitelidir. Ama Ermeni lider ''O silah satılık değil, onu ancak Mamé Emé Etmaneki  satın alabilir ve kullanabilir der. Ve sonuçta onu tanıdıktan sonra silahı ona  satar. Adına da ''Bazınbelek'' denir. Dönüş yolları olan Kaniya Badareş'te tekrar mola verilir. Şemê (Filîtê Quto’nun annesi), oğlunu kervanın önüne gitmemesi konusunda ikna etmeye çalışsa da bun başaramaz. Filîtê Quto kervanın önünü keser ve haraç ister.  Mamé Emé Etmaneki çatışma çıkmasın diye iki deveyi yükleriyle birlikte haraç olarak vermeyi teklif eder. Ama Filité Quto haraç olarak Bazın Belek’i ister.   Emé Etmaneki  ne kadar uğraşsa da Filité Quto'yu ikna edemez.
Emê Etmanki Çaresizce düelloyu kabul eder. Mesafe tanzimi yapılır. Çatışma aracı tüfektir. Ve sonunda Mamé Emé Etmaneki Filité Quto'yu tek mermi ile öldürür. Ve büyük çatışma başlar. Birkaç gün sürer. Etmanki aşireti Emê Etmaneki dahil 52 adamını bu çatışmada kaybeder. İki aşiret arasında başlayan düşmanlık  aşiret reislerinin araya girmesi ile bitirilir.


FILİTE QUTO ŞARKI SÖZÜ

Filîto lawo karwanî berxê min karwanîîî,
Karwan êvarê barkir çûn bi royêra qe da nanî li kevanê kêrê li kanîya qîre li pira Batman ê li delavê paşo pêşî vegerîya li ser paşîyê danîîî,
Lawo tu çiqa xortek nezanî bi çi aqilî swarbûyî hatî pêşîya vî karwanîîî,
Te serê paçê çindare berda ser erwanî law te nego serkarwanê Elîyê Edmanekê Emê Mamê Gindê ye gava tu cara ji vî cari ji destê wan Egît û xweşmêran xilasbibî lawo…
Lolo Flît lawo bira Şema dayîka te bê teze min çokê xwe da erdê ji xwera lawek anî lawooo…
Bê heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor…..;
Lo heylolooo, wax heylolooo Şemê bi rebenbe lawooowaêêê…
Heylooor, Filîto lawo karwane berxê min karwaneee,
Min dî Emê bankir go Elî lawo ji baharda baran li welatê me nebarîye em pêva mane rabe tevdîra karwan bibînin emê berê xwe bidin Mûsilê belkî li pêşîya Welatê me nebe xelaya naneee,
Pêşîya karwan Deveye lawo tê ortê Hêstirin li paşîyê Ga neee,
Flîto lawo tub çi aqilî hatî pêşîya vî karwanî çavê kozî û kulfetê karwanan herkes li serê rêyaneee,
Serkarwanê Elîyê Edmanekê Emê Mamê Gindê yeee berxêêêwaaaêêê,
Lolo Filît lawo Xwedê zane Emê Mamê reş bi tewrê dewra berê ji şîşxana milê xwe bi gumane berxêêê…
Bê heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor…;
Ê heylolo heylolo, heylolo dê bi rebenbe lawooowaêêwaaaêêê
Heylooor, subeye mindî Filît ban dikir digo Elî lawo ez nizanim karwanê we hemû çi û çiyeee,
Eli bankir go Filîto lawo karwanê me hemû sê qisme qismek Ga yek qantire lawo yek Deve yeee,
Li pêşîyê barê Devan xurmeye di ortêda bare Hêstira barût û gulleye…,
Serpaşîyê barê Ga ji Welatê jêr têm temam genimê spîyeee, ez yeqîn dikim tu ji me dxwazî paç û xerac a serê rêyeee,
Ezê li pêşîyê pêşkêşî te bikim meya Xeco Hêstir a navê wê Hedo yeee, lawo eger tu xortekî heyfî ji malê dunê tenikî bira bi eşq û riza me ji tera helalbe paç û xerac a serê rêyeee;
Îrooo Filît ban dikir digo Elî lawo derdê min ne Meya Xeco Hêstira navê wê Hedoye ew herdu dêr û demez malê mineee,
Min sondek xwarîye li ber destê şirîna filleye yan îro wê cinyazê min ra dikin ji orta meydanê lawoooowaaaêêêê;
Yanjî lawo gerez bi destê xwe li ber çoka şirîna Fille daynim bazinbeleka milê apê tey Mamêye berxêêê…
Bê heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor…;
Wax heylolo wax heylolo dê bi rebenbe lawooowaêêwaaaêêê
Filîtoo..lawo mindî Elî bankir Emê mamê go apo tu çi dibê jî bona vê yekêye,
Pîncê Şemê ji midxwazê pac û xeraca serê rêye min ji pêşîyê pêşkêş kir meya Xeco Hêstir a navê wê Hedoyeee,
Îro pê qayîl nabe dibê dêr û demez ew hertim malê mine derdê min ez hatime bazinbeleka milê apê teyê mamê navê wî Bûkêyeee,
Heya naha serkarwanî di destê tedabû apo kes tu salix neda te dida xelkê pac û xeraca serê rêyeee,
Serkarwan îro ketîye destê min ezê sibê dakevim êla reşkotana Edmaneka xelkê ji minra nebê kanê bazinbeleka milê apê teyê Mamêyeeewaaaêêê,
Min dî Emê digo delolooo delolo liloloooo……heylolo …..lilolo….
Elî lawo belkî apo xêrê ji te nebîne ji xwera baqilbe ava ne çêkirin û şekirina tuncik û temelîyê ber çavê qîz û bûkêne te qe nebihîstîye nav û dengê pîncê Şemê law va şerê bokeberananeûûîîyîîwîîî;
Sêsidûşêstûşeş tamarê mêra ji pişta min rabûne berxê pirça serê min bû şijûne tu banzde bazinbelekê tevî gullebarûtê bazinbelekê ji apê xwera bîneee,
Ez ji vê sibêda guhê xwe li pîncê Şemê dadigirim pîncê Şemê dilheye bi pal û derewan pacê ji me bistîne ji pîncê Şemêra bibê apê min gotîye cîyê pakî heye xerabî tiştek nîne lawooo,
Bira ji boy soza te herdu meya hilde gava ku hilnade tu ji pîncê Şemêra bê apê min gotîye bira siktirbe ji pêşîya karwanê min hilîne berxêêêêêhiêhiê….hiêhiê…lo dê bi rebene lawoooowaaêêê…..
Bê heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylor…;
Bê heylolo wax heylolo bê Şemê bi rebene lawooowaêêwaaaêêê
Îrooo Emê bankir go Elî lawo Kevanê kêrê kanîya qîrê pira Batmanê delavê Paşo bi ceyeee;
Mîrata bazinbelekê di destê minda sivik bûyê îro dîsa li meydanê tê diçê minan per û baskê teyrê atmeceyeee;
Mingo em gunene çavê kozî û kulfetê me meheke bira nemîne li rê û dirbêyeee,
Ez yeqîn dikim di axirîya emrê xweda ezê ji heftê heyştê salî şûnda pala bidimê di Kevanî kêrêda îro dîsa bikim oxilmeyeee,
Lawo ji Filîtê Qutora bibê cîyê pakî heye xerabî tiştek nîne bira ji xwera bihere meya Xeco Hêstira navê wê Hedoyeewaê;
Gava ku hilneda apê te wê derbekî li pîncê Şemê bixîne bira heya dunya xweş û avabeyî;
Bira mezinê wî ji piçûkê wîra biben meseleye berxê..waê..dê bi rebene lao.. Bê heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor…;
Lo heylolo bê heylolo bira dê bi rebenbe lawooowaêêwaaaêêê.
Elîyêêê Edmanekî vegerîya ser Filîtê Quto go Filîto lawooo,
Lawo dilê min dibêye karwan tê ji kevirê badê bajar bi bajar rê bi rêye..
Cîyê me pakîyê xerabî tiştek nîne lawo mekke mala xwedêye neke vê yekêye..
ji xwera hilde meya Xeco Hêstira navê wî Hedoye tu pê qayîl nabî tud bê dêr û demez herdu malê mine derdê min bazinbeleka milê apê teê Mamê navê wê bûkêyeee,
Filîto lawo heya naha serkarwanî di destê apê mindabû qe kes salixa nade apê min daye xelkê pacû xeraca serê rêyeee,
Îro serkarwanî ketîyê destê min ezê sibê dakevim nava êla reşkotana Edmanekê xelkê ji mira nebêje kanê bazinbeleka apê teyê Mamêyeee…,
Gotina di destê mida ma ezê hînga ji xelkêra bibêjiim, ezê bêjim min Mamê apê xwe bir Serhedê zewicaaand lawooowaaaêêê;
Şema dîya Filît jêra xwestîye lawo min bazinbelek da ser qelenê Şemêye berxêêêhiêhiêhiêêê…
Bê heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylolo heylor; Ê heylolo heylolo, heylolo dê bi rebenbe lawooowaêêwaaaêêê
Filîtêêê Quto ban dikir digo Elî lawo dilê min dibêyeee,
Karwan têj kevrê badê bajar bi bajar rê bi rêyeee,
Lawo derdê min ne meya Xeco Hêstira navê wî Hedoyeee,
Siwal bikin navû dengê Filîtê Quto min ji gelek karwana girtîye pacû xeraca serê rêyeee,
Tu û Mamê apê xwe lafa nedin xwe li orta meydanê lawo yeqîn bizanibin hun ji minra îro yên dawîyêne berxêêêwaaaêêê;
Min dî Emê digo lolo wîîûûû lolo lilolo…wîûwîû…..;
Filîto lawo Kevanê kêrê kanîya qîrê pira Batmanê delavê Paşo bişewite îro bi simaqewîîî;
Ez ewqas li dunyaê gerîyam min kes nedî bi qasî te nezan û pirî ehmeqe tub çi aqilî hatî pêşîya vî karwanî heyfa te bi van Egît û xweşmêran naê lawo..,
Îro sê dan û sê şeve temamê teyrûka danîne ser cinyazê van Egîta xwîna wan ji xwera dixwin waqe waqe…,
Eger tu xortekî bi dilû canû bi cîgerê xwe welecî were ez û tuva bi desthevda sond bixwin lawo xelk guneye cerba xwe li kozî û kulfetê kesî naxin,
Bira çavê kozî û kulfetê kesî li rêya nemîne lawo ji min û te îro li meydanê,
Kî bireve ji wan berdayîye sê telaqe berxê…ê hêêê dê bi rebene lawooo…;
Îrooo… Emê bankir go Elî lawo Kevanê kêrê kanîya qîrê pira Batmanê livî thetîîî,
Gulle û barûdê bazinbeleka destê apê te xelasbû lawo bazinbelek di destê apê teda bû qatîîî,
xwe bi ser bare Hedora bigîne gulle û barûtê bazinbelekê ji ser barê hedo ji apê xwera bîne ezê îro gulle barûda têj bikim pîncê Şemê bû îsal çend û çend saleeee;
Lolo Elî lawo pîncê Şemê bûye Êrmelikê vî welatî berxêêêê….êhêhêêê… dê bi rebene lawoooo
Flîtooo… lawo karwanî berxê min karwanîîî,
Karwan êvarê barkir çûn bi roêra qe da nanî li kevanê kêrê li kanîya qîre li ser pira Batman ê li delavê paşo pêşî vegerîya li ser paşîyê danîîî,
Tu bi çi aqilî hatî pêşîya vî karwanî te serê paçê çindare berda ser erwanî te nego berxê meheke çavê kozî û kulfet ê van karwana li rêne bira li rê nemîne,
Sed yazixa Filîtê Quto xortekî heyfe nazikî nazenîne ev canê Filîtê delalî li meydana Emê Mamê Gindê îro bi sê gullê bazinbelekê bû birîne berxê;
Midî Şema dîya Filît derkete banê qesrê ban dikir digo de lolo, de lolooo, wey lolo, Filîto lawooway…
Lo lawo Filîto lawo xwedê xirabke kevanê kêrê kanîya qîrê pira Batmanê delavê Paşo bişewite bi kizine lawo;
Qe nehate bîra mine dayîka te ji tera bibê neçe pêşîya wî karwanî lawo xwedê dizane serkarwanê Emlîyê Edmanekê Emê Mame Gindêye;
Tivinga di destê Mamê Gindêda malê Romê berê sê bazine berxê canê Filîtê minê delalî li meyada vî xweşmêrî bi sê gullê bazinbelekê bûye birîn;
Filît lawo eger tul meydana vî xweşmêrîbi hersê gullê bazinbelekê tu ax bibêjî;
Gelî cimeta hînga hun bizanibin Filît pînce ne ji mine berxê hiê…hiê… lo dê bi rebene lawooo…
Bê heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylor heylor, heylolo heylor; Lolo Filîto bêşîro lo lawo te nego karwan nîne lo kesîreye…..


Dengbej Sıdıqé Qarlıova - Fılité Quto 


Düzenleme: Antropolog F.BAYCUMAN
Hikaye Alıntı: http://bulanikbilicannews.com/s/fil-t-quto-destani-35.html


14 Ocak 2017 Cumartesi

SALO & KEJÊ AŞK HİKAYESİ

Yiğit ve yakışıklı, hiçbir kızı beğenmeyen Silvanlı Salo, Palu şehrinde yaşayan Ferhan Ağa'nın güzelliği dillere destan olmuş kızı Kejé’nin varlığında haberdar olur. Memleketini terk ederek Kejé için Palu’ya gelir. Ferhan Ağa’nın huzuruna çıkarak selam verir. 

Ağa selamını alarak sorar : -’Kimsin, ne arıyorsun?”

”İş arıyorum Ağam. ‘’ der Salo…

Ağa,  Salo’nun iş yapamayacağını, onun nazikliğinden anlar ve sorar:-Çiftçilik, çobanlık yapabilir misin?”

 Hayır. Sizin misafirlerinize ev içinde hizmet yapabilirim! Ağa Salo’ya bir kahve yaptırır. Kahvesini beğenerek ev işlerini yapmak üzere kabul eder ve onu sever. Salo Ağa’ya ve misafirlere hizmetkarlık yapar. İlk ay Kejé’yi hiç görmez. Kejé’yi görme hasretiyle gelen Salo, bir ay aradan sonra, bir gün mutfak bölümüne geçerken Kejé’nin perdenin arkasından çıktığını görür. Göz göze gelen ikisi, Leyla ile Mecnun gibi birbirlerine vurulur ve hiçbir şey konuşmazlar. Salo evin diğer bölümlerinden birine geçer ve onun bütün bedenine bir elektrik geçer gibi olur. Sarsıntı geçirir. Ağanın yanında üç senesi dolar. Bu zaman zarfında Kejé’yi ya iki ya da üç defa görür. Bir gün Palu şehrinin miri Kejé’yi oğluna ister ve gelin olarak götürür. Salo da o sırada dama çıkarak şöyle bir şarkı tüttürür.

“Bir Cuma günü yapılan düğününü hatırlıyor musun? Ata bindirip, ayaklarını eyere taktılar. Seni, düğüne gelen kadınlara verdiler. Bazıları,”hayırsız, küçük gelin” dediler. Bazıları da; ‘yapmasaydı da başına gelmeseydi!” dediler. Kejé’nin gidişinin ardında Salo ağlayarak odaya girer ve Ağa ile vedalaşmak ister. Ağa:’-Ne oldu Salo sana, nereye gidiyorsun?”

Salo:

‘Yazıklar olsun sana ki sen Ağasın Ben senden daha ağa idim’ Misafirlerim seninkinden daha fazla idi. Üç yıldır Silvan’ı terk ettim. Örgülü kırmızı saçlı, ela gözlü Kejé için buralara kadar geldim. Bu nazik halimle sana hizmetkarlık ettim. Sen yedin içtin hayvanlar gibi uzandın. Bir gün olsun derdimi sormadın.' ”Kimsin nesin kimin oğlusun, derdin nedir” demedin?

 -Salo bilseydim durumunu, Kejé’yi sana kurban ederdim.
Salo:”Defol ol ulan Ağa! Git oradan!” dedi ve memleketine gitti. Hayat
 Salo’,ya zehir oldu. Bir gün Salo romantik bir şekilde giyinerek Kejé,nin

Kapısından geçer. Salo giyimiyle ağayı satın alırda satmaz bir yiğitti.(Gerçekte, Salo zengin bir ağaydı.) Balkonda Kejé ile oturan eşi, Kejé’ye:
Üç dört defadır kapımızdan geçen bu genç kim acaba? Bizim buralarda böyle alımlı, iyi giyimli genç yoktur.

Kejé :
“Bu genç babamın hizmetkarıdır. Öğle makul, öyle namuslu, öyle şerefli, öyle ağadır ki, böylesi görülmemiştir.

Eşi:
“Öyleyse benim atımın seyisliğini yapsın. ,,
Salo’yu çağırılar, Salo gelir.
”Buyurun ağam, beni emretmişsiniz. ,,
”Eşim seni çok methetti. İstiyorsan gel atımın seyisliğini yap. ,,

Salo bir kere yıldırım aşka çarpılmış. Kejé’ye olan aşkı için, Ağa ne derse yapmayı göze alır. Ağa’nın teklifini kabul eder. Bir yıl boyunca ağaya seyislik yapar. Yine de Kejé’ ye aşkını ilan etmez. Kejé’de ona…

Salo bir gün Kejé’nin harem odasına girer. Bakar ki Kejé namazdadır. Elleri göğe açık dua etmektedir. Kejé’nin karşısına geçer ve seslenir.
”Ey sarışın’ Ey sarışın!.. Sabah namazında ellerini Allah’a açmış,
Boynunu bükmüş göz yaşı dökerek duamı yoksa beddua mı ediyorsun? Ne dediğini bende anlayamıyorum. Ben Palu şehrinin haşhaşı Salo’yum. Beni kaç yıldır at seyisi yapmışsın. Aşkından beni sağır ve sersem yapmışsın. Haydi gel gidelim Kejé. Konağımız uzaktadır.

Keje;
‘Lo Salo, lo Salo.
Gözünden Kara sular aksın.
Egallı, örgülü saçlarıma dolanasın.
Sabah güneşi bizi aydınlattı,
Sabah yıIdızı bizi beyazlattı’
-Üç  yıI köpek gibi babama hizmetkarlık yaptın.
Bir yıIdır da Palu mirinin oğu köpek kocama seyislik yapıyorsun.
Kara sular gözünden aksın ki;
Eğer gönlün bende var İse..
Bunca senedir çekirgeler mi dilini yemişti de bana söylemedin?

Salo:
Le Kejé,le Kejé
Sabah güneşi bizi aydınlattı,
Sabah yıldızı etrafımızı beyazlattı.
Üç yıl köpek babana hizmetkarlık yaptım.
Bir yıldır da Palu mirinin oğlu
köpek kocana seyislik yapıyorum.
Kara sular gözünden aksın.
Gözüm o ince boyuna, iliştiğinde aklım duruyor.
Bakışlarından utanırdım.,’

Kejé:
Kalk Lo Salo.
Her zamanki gibi kahverengi takımını giyin.
Kara sular gözünden aksın.
Gönlün bende varsa, kalk ve beni götür.
İkimizin bu  durumu daha fazla yankı yapmasın.

Salo:
” Kejé, ben deIi Salo’yum.
Yeşil ağızlı kılıç sahibiyim.
Gergin Abdi paşa gillerdenim.
Köstek ve zincirleri koparırım.
Bugün ya kellemi cellatlara kaptırırım.
Ya da senin ellerinden tutup kaçırırım

Salo ile Kejé arasında bu diyalog geçerken tam o sırada Kejé’nin eşi gelir.
SaIo kaçar, Kejé yakalanır ve katıksız hapis cezasıyla, yedi kilitli bir zindana atılır.
Salo, demirci olan bir arkadaşına gider. Hapis kapılarına uygun anahtarlar yaptırır. Gece yarısı bütün kapıları açar. Yirmi dört saattir elleri ve ayakları bağlı sırt üstü bırakılmış bir şekilde duran Kejé’yi görünce, seslenir. 

Kejé gözlerini açar ve binlerce yaş dökülür gözlerinden.  Salo, Kejé’nin ellerini, ayaklarını çözer ve onu kaçırır. o gece Kejé’yi, 70-80 yaşlarında  üç eşi olan Çermik ağası Hasan Ağa’nın evine götürür. Bir hafta Hasan Ağa’nın evinde kalırlar.

Bir gün Hasan Ağa dışarıdan abdestten dönerken Keje’yi kapıda görür. Kejé’nin güzelliği ve boynundaki altınları Ağanın gözerini kamaştırır. Ağa orada bayılır, yere yığılır. Keje, amca amca! ” diye bağırır. Ancak Ağa’dan bir ses çıkmaz. Kejé Ağa’nın ayaklarından çekerek içeriye götürür. Ağa ayıldığında kapıdaki bayanın kim olduğunu sorar. Sevdiği erkeğe kaçarak kendisine sığınmış biri olduğunun cevabını alır. Hizmetkarlarını çağırtarak, hemen Salonun zindana atılmasını emreder. Böylece kendisi de Kejé ile evlenir.

 Zindana atılan Salo, Ağa’ya yazdığı mektubunda şunları der:
-Sen ağasın! Yaptıkların şanına yakışmaz. Beni bırak Kejé’yi de bana ver. Biz köyden uzaklaşınca, köyün aşağısında adamlarını yolumuza gönder. Kejé’yı alacaksan da böyle al benden!”  Ağa, Salo’nun bu teklifini kabul eder. Salo’yu zindandan çıkartır. Yedirir, Kejé’yi ona teslim ederek salıverir. SaIo Kejé‘nin elinden tutarak gider. Köyün altına geldiklerinde, Ağanın 20 atlı adamı bunlara pusu kurar. Salo fırsatını bulup kaçar. Kejé’nin ellerinden ve saçlarından tutarak yerden sürüklerler.  Bu sırada Kejé, Salo’ya seşlenir:
- Gitme Salo!.. Gitme Örgülü saçlarıma dolanasın ki gitme.
Almışlar beni; cebren üç eşli, 70-80 yaşlarında bir ihtiyara götürüyorlar. Gideceksen de sendeki silahlardan birini bana at öyle git. Salo’nun yiğitlik damarı tutar.
”Ben Salo’yum’ Deli salo!
Yeşil ağızlı kılıç sahibiyim.
Bugün Hasan Paşa ve 20 atlı adamını öldürüp ince beline ve saçlarına dolayacağım.
    Salo döner, 20 atlı adamı öldürür. Kejé ile beraber her biri bir ata biner ve memleketi Silvan’a doğru yol alırlar .Silvan’da hangi ağanın evine gittilerse de, her Ağa Kejé’ye göz koyar. Silvan’da evine gittiği üçüncü Ağa” Salo’yu öldürür. Kejé bunu duyunca Ağanın kılıcını alır, balkona çıkarak kendini kılıcın üzerine atarak intihar eder.




Eser: Dengbej Sıdıqé Karlıova - Salo u Kejé parçasından çeviridir,
Düzenleme: F.BAYCUMAN

Alıntı: http://karerliler.com/?p=3840

9 Ocak 2017 Pazartesi

Üsküdar 26.10.2008


GURBET YOLLARINDA

Gurbet yollarında solmuş baharım oy oy
Neresidir onun yurdu kim bilir oy oy
Üstüne yazmışlar garip mezarı oy oy
Başucuna gelen var mı kim bilir oy oy
Kim bilir vay vay kim bilir vay vay

Geçti zaman geçti boşu boşuna
El koydular ekmeğine aşına oy oy
En sonunda vardın ömrün kışına oy oy
Ahirette dostun var mı kim bilir oy oy
Kim bilir vay vay kim bilir vay vay
Eser: Hıdır Kutan

Düzenleme: Erdal Erzincan
Üsküdar 26.10.2008

photographer by F.BAYCUMAN

http://antropolojitr.blogspot.com.tr/

6 Ocak 2017 Cuma

Üsküdar 17 Mayıs 2006


GÜNEŞ YİNE DOĞACAK

Güneş yine doğacak sabahın şafağında 
Bahar yine gelecek sevdanın doruğunda 
Ama inan ki bir tanem 
Benim de bu sevdam da
Güle duracak umut

Kargalara öptürmeyin gül teni bedenimi 
Vurulmak özlem değil güneşe gömün beni 
Ama inan ki bir tanem 
Benim de bu sevdam da
Güle duracak umut

Varsın fırtına olsun yüreğine al beni
Almışım emelimi hep yanında bil beni
Ama inan ki bir tanem 
Benim de bu sevdam da
Güle duracak umut