Yiğit ve yakışıklı, hiçbir kızı beğenmeyen Silvanlı Salo, Palu şehrinde yaşayan Ferhan Ağa'nın güzelliği dillere destan olmuş kızı Kejé’nin varlığında haberdar olur. Memleketini terk ederek Kejé için Palu’ya gelir. Ferhan Ağa’nın huzuruna çıkarak selam verir.
Ağa selamını alarak sorar : -’Kimsin, ne arıyorsun?”
”İş arıyorum Ağam. ‘’ der Salo…
Ağa, Salo’nun iş yapamayacağını, onun nazikliğinden anlar ve sorar:-Çiftçilik, çobanlık yapabilir misin?”
Hayır. Sizin misafirlerinize ev içinde hizmet yapabilirim! Ağa Salo’ya bir kahve yaptırır. Kahvesini beğenerek ev işlerini yapmak üzere kabul eder ve onu sever. Salo Ağa’ya ve misafirlere hizmetkarlık yapar. İlk ay Kejé’yi hiç görmez. Kejé’yi görme hasretiyle gelen Salo, bir ay aradan sonra, bir gün mutfak bölümüne geçerken Kejé’nin perdenin arkasından çıktığını görür. Göz göze gelen ikisi, Leyla ile Mecnun gibi birbirlerine vurulur ve hiçbir şey konuşmazlar. Salo evin diğer bölümlerinden birine geçer ve onun bütün bedenine bir elektrik geçer gibi olur. Sarsıntı geçirir. Ağanın yanında üç senesi dolar. Bu zaman zarfında Kejé’yi ya iki ya da üç defa görür. Bir gün Palu şehrinin miri Kejé’yi oğluna ister ve gelin olarak götürür. Salo da o sırada dama çıkarak şöyle bir şarkı tüttürür.
“Bir Cuma günü yapılan düğününü hatırlıyor musun? Ata bindirip, ayaklarını eyere taktılar. Seni, düğüne gelen kadınlara verdiler. Bazıları,”hayırsız, küçük gelin” dediler. Bazıları da; ‘yapmasaydı da başına gelmeseydi!” dediler. Kejé’nin gidişinin ardında Salo ağlayarak odaya girer ve Ağa ile vedalaşmak ister. Ağa:’-Ne oldu Salo sana, nereye gidiyorsun?”
Salo:
‘Yazıklar olsun sana ki sen Ağasın Ben senden daha ağa idim’ Misafirlerim seninkinden daha fazla idi. Üç yıldır Silvan’ı terk ettim. Örgülü kırmızı saçlı, ela gözlü Kejé için buralara kadar geldim. Bu nazik halimle sana hizmetkarlık ettim. Sen yedin içtin hayvanlar gibi uzandın. Bir gün olsun derdimi sormadın.' ”Kimsin nesin kimin oğlusun, derdin nedir” demedin?
-Salo bilseydim durumunu, Kejé’yi sana kurban ederdim.
Salo:”Defol ol ulan Ağa! Git oradan!” dedi ve memleketine gitti. Hayat
Salo’,ya zehir oldu. Bir gün Salo romantik bir şekilde giyinerek Kejé,nin
Kapısından geçer. Salo giyimiyle ağayı satın alırda satmaz bir yiğitti.(Gerçekte, Salo zengin bir ağaydı.) Balkonda Kejé ile oturan eşi, Kejé’ye:
Üç dört defadır kapımızdan geçen bu genç kim acaba? Bizim buralarda böyle alımlı, iyi giyimli genç yoktur.
Kejé :
“Bu genç babamın hizmetkarıdır. Öğle makul, öyle namuslu, öyle şerefli, öyle ağadır ki, böylesi görülmemiştir.
Eşi:
“Öyleyse benim atımın seyisliğini yapsın. ,,
Salo’yu çağırılar, Salo gelir.
”Buyurun ağam, beni emretmişsiniz. ,,
”Eşim seni çok methetti. İstiyorsan gel atımın seyisliğini yap. ,,
Salo bir kere yıldırım aşka çarpılmış. Kejé’ye olan aşkı için, Ağa ne derse yapmayı göze alır. Ağa’nın teklifini kabul eder. Bir yıl boyunca ağaya seyislik yapar. Yine de Kejé’ ye aşkını ilan etmez. Kejé’de ona…
Salo bir gün Kejé’nin harem odasına girer. Bakar ki Kejé namazdadır. Elleri göğe açık dua etmektedir. Kejé’nin karşısına geçer ve seslenir.
”Ey sarışın’ Ey sarışın!.. Sabah namazında ellerini Allah’a açmış,
Boynunu bükmüş göz yaşı dökerek duamı yoksa beddua mı ediyorsun? Ne dediğini bende anlayamıyorum. Ben Palu şehrinin haşhaşı Salo’yum. Beni kaç yıldır at seyisi yapmışsın. Aşkından beni sağır ve sersem yapmışsın. Haydi gel gidelim Kejé. Konağımız uzaktadır.
Keje;
‘Lo Salo, lo Salo.
Gözünden Kara sular aksın.
Egallı, örgülü saçlarıma dolanasın.
Sabah güneşi bizi aydınlattı,
Sabah yıIdızı bizi beyazlattı’
-Üç yıI köpek gibi babama hizmetkarlık yaptın.
Bir yıIdır da Palu mirinin oğu köpek kocama seyislik yapıyorsun.
Kara sular gözünden aksın ki;
Eğer gönlün bende var İse..
Bunca senedir çekirgeler mi dilini yemişti de bana söylemedin?
Salo:
Le Kejé,le Kejé
Sabah güneşi bizi aydınlattı,
Sabah yıldızı etrafımızı beyazlattı.
Üç yıl köpek babana hizmetkarlık yaptım.
Bir yıldır da Palu mirinin oğlu
köpek kocana seyislik yapıyorum.
Kara sular gözünden aksın.
Gözüm o ince boyuna, iliştiğinde aklım duruyor.
Bakışlarından utanırdım.,’
Kejé:
Kalk Lo Salo.
Her zamanki gibi kahverengi takımını giyin.
Kara sular gözünden aksın.
Gönlün bende varsa, kalk ve beni götür.
İkimizin bu durumu daha fazla yankı yapmasın.
Salo:
” Kejé, ben deIi Salo’yum.
Yeşil ağızlı kılıç sahibiyim.
Gergin Abdi paşa gillerdenim.
Köstek ve zincirleri koparırım.
Bugün ya kellemi cellatlara kaptırırım.
Ya da senin ellerinden tutup kaçırırım
Salo ile Kejé arasında bu diyalog geçerken tam o sırada Kejé’nin eşi gelir.
SaIo kaçar, Kejé yakalanır ve katıksız hapis cezasıyla, yedi kilitli bir zindana atılır.
Salo, demirci olan bir arkadaşına gider. Hapis kapılarına uygun anahtarlar yaptırır. Gece yarısı bütün kapıları açar. Yirmi dört saattir elleri ve ayakları bağlı sırt üstü bırakılmış bir şekilde duran Kejé’yi görünce, seslenir.
Kejé gözlerini açar ve binlerce yaş dökülür gözlerinden. Salo, Kejé’nin ellerini, ayaklarını çözer ve onu kaçırır. o gece Kejé’yi, 70-80 yaşlarında üç eşi olan Çermik ağası Hasan Ağa’nın evine götürür. Bir hafta Hasan Ağa’nın evinde kalırlar.
Bir gün Hasan Ağa dışarıdan abdestten dönerken Keje’yi kapıda görür. Kejé’nin güzelliği ve boynundaki altınları Ağanın gözerini kamaştırır. Ağa orada bayılır, yere yığılır. Keje, amca amca! ” diye bağırır. Ancak Ağa’dan bir ses çıkmaz. Kejé Ağa’nın ayaklarından çekerek içeriye götürür. Ağa ayıldığında kapıdaki bayanın kim olduğunu sorar. Sevdiği erkeğe kaçarak kendisine sığınmış biri olduğunun cevabını alır. Hizmetkarlarını çağırtarak, hemen Salonun zindana atılmasını emreder. Böylece kendisi de Kejé ile evlenir.
Zindana atılan Salo, Ağa’ya yazdığı mektubunda şunları der:
-Sen ağasın! Yaptıkların şanına yakışmaz. Beni bırak Kejé’yi de bana ver. Biz köyden uzaklaşınca, köyün aşağısında adamlarını yolumuza gönder. Kejé’yı alacaksan da böyle al benden!” Ağa, Salo’nun bu teklifini kabul eder. Salo’yu zindandan çıkartır. Yedirir, Kejé’yi ona teslim ederek salıverir. SaIo Kejé‘nin elinden tutarak gider. Köyün altına geldiklerinde, Ağanın 20 atlı adamı bunlara pusu kurar. Salo fırsatını bulup kaçar. Kejé’nin ellerinden ve saçlarından tutarak yerden sürüklerler. Bu sırada Kejé, Salo’ya seşlenir:
- Gitme Salo!.. Gitme Örgülü saçlarıma dolanasın ki gitme.
Almışlar beni; cebren üç eşli, 70-80 yaşlarında bir ihtiyara götürüyorlar. Gideceksen de sendeki silahlardan birini bana at öyle git. Salo’nun yiğitlik damarı tutar.
”Ben Salo’yum’ Deli salo!
Yeşil ağızlı kılıç sahibiyim.
Bugün Hasan Paşa ve 20 atlı adamını öldürüp ince beline ve saçlarına dolayacağım.
Salo döner, 20 atlı adamı öldürür. Kejé ile beraber her biri bir ata biner ve memleketi Silvan’a doğru yol alırlar .Silvan’da hangi ağanın evine gittilerse de, her Ağa Kejé’ye göz koyar. Silvan’da evine gittiği üçüncü Ağa” Salo’yu öldürür. Kejé bunu duyunca Ağanın kılıcını alır, balkona çıkarak kendini kılıcın üzerine atarak intihar eder.
Eser: Dengbej Sıdıqé Karlıova - Salo u Kejé parçasından
çeviridir,
Düzenleme: F.BAYCUMAN
Alıntı: http://karerliler.com/?p=3840
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder