7 Kasım 2014 Cuma

Ezilen ve Ezenler


Yasama, yürütme ve yargı sistemi her zaman, ülkeyi soyandan yana çalışmıştır. Ekonomik huzur asla sağlanamamıştır. Dengesizlikler üst seviyededir. Bu durum, ülkenin kurulmasından bugüne dek süre gelmiştir.
         Ekonomik dengesizlik, öyle bir hal almış ki, bir noktada alın teri ile çalışan insanların kazanımı, geçimlerini zor sağlarken, vergi kaçırarak,  devleti soyarak, insanların alın terlerinin karşılığını vermeyerek, faiz ile ülkedeki ekonomik dengeyi alt-üst eden insanların, birikimleri ülke sorununu kökten halledebilecek boyuttadır. Ama mevcut yönetimler, bu durumlara sessiz kalıp, ülkeyi gerçek anlamda sevip, kanı pahasına koruyan insanlara hizmet etmekten uzak durup, devleti soyup soğana çevirenden yana olmuşlardır. Çark her zaman aynı şekilde işlemiştir. Bunu kanıtlayalım: Geçmişte bir memurun konumu ne ise, bu günde aynıdır. Bir devlet memuru, ömür boyu çalışır, ancak günün hesabını yapabilir, geçimini zor sağlayabilir. Asla bir evi olmaz, sürekli kira öder. Tatil yapma lüksü asla olmaz. Yaşamı boyunca  gece sabaha kadar rahat bir uyku çekmez. Ölünceye kadar eziyetten başka bir şey görmez.
           Öbür yandan, çalıp çırpan, vergi kaçıran, mafyacılık yapan, tüm kurum ve kuruluşlarda var olan bir kesim insanlar, üst düzey yöneticiler (Kamu ve özel sektör, Sektörler, Askeri yönetici ve Sözde sivil kuruluşlar) kazandıkça kazanırlar. Öyle ki yaşlanıp ölme vakitleri geldiğinde bu insanların mal varlıklarını fakir fukaraya değil, tekrar aynı sisteme hizmet edenlere bağışlarlar.
Çark bu şekilde döndükçe, çalıp çırpanlar sonunda bedelini ağır ödeyenler olacaklar, daha önceleri olduğu gibi...
           Bir de tutturmuş, ülkedeki bu ekonomik dengesizliğin oluşturduğu sıkıntılara, dil, din ırk ayrımı gibi nifak tohumları ekerek, ülkeyi iyice çıkmazın içine sürüklerler bu hırsız insanlar.
Yıllarca bu çatışma süre gelerek ödenen bedellerin hesabını kim verecek? Ülkede bu ikilemleri yaratıp insanları köle gibi harcayan, hapishanelerde işkencelere tabi tutan zihniyeti kim yargılayacak? Sorgusuz sualsiz, acı çekenler, ölenler ve hayatları alt-üst olan insanların hakkını kim alacak..?
          Her şey ortada. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunun ilk dönemlerinde insanlara eşit şartlarda hizmet edecek bir alt yapıyla kurulsaydı, mevcut anayasal düzenlemeler bu doğrultuda olsaydı, bu gün çok daha güçlü ve huzurlu bir ülke olurdu.
Bu ülkenin kurulmasında hayatları pahasına mücadele eden insanların torunları bu gün ezilirken, kuruluş döneminde ikilem yaratanlar, bu gün aynı zihniyetle torunlarının üst düzeyde yaşadığını görüyoruz.
          Türkiye Cumhuriyetinin, kendi içinde sorununu çözemeyen ülkeler kategorisinden çıkması için halkın emeğine saygı gösteren, dil, din ırk ayrımı yapmadan, eşit ekonomik dengeler kurabilen, parlamenter sisteme dayalı, anayasal düzenleme ile gelişmiş eğitim sistemi uygulaması getirebilecek bir yönetim ile mümkündür.
Antropolog F.BAYCUMAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder